İ'lem eyyühe'l-aziz!
Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla
bakılırsa, Nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.
Eğer o âlem-i kebir bir şecere tahayyül edilirse, nur-u
Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi olur.
Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse, o nur
onun ruhu olur.
Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı
olur.
Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül
edilirse, nur-u Muhammedî onun andelîbi olur.
Eğer pek büyük bir saray farz edilirse, nur-u Muhammedî
o Sultan-ı Ezelin makarr-ı saltanat ve haşmeti ve tecelliyat-ı cemaliyesiyle
âsâr-ı san'atını hâvi olan o yüksek saraya nâzır ve münâdi ve teşrifatçı olur.
Bütün insanları dâvet ediyor. O sarayda bulunan bütün
antika san'atları, harikaları ve mucizeleri târif ediyor. Halkı o saray
Sâhibine, Sâniîne iman etmek üzere câzibedar, hayretefzâ dâvet ediyor.
(Risale-i Nur Külliyatı’ndan Mesnevi-i Nuriye Eseri , Habbe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder