1) Pavlos:
Aslen Yahudi idi.
Bir kumandan olarak uzun yıllar Hz. İsa’nın getirdiği İslâmiyeti kabul
edenlerle savaştı. Sonunda, “Bunlar Cennete gidecek, biz ise Cehennem’e... Ben
bunu hazmedemem. Bunların hepsini Cehenneme sevketmedikçe rahat edemem!” dedi
ve şöyle bir plan yaptı: İsevilerin arasına giderek, kendini tanıttı ve
yaptıklarından pişman olduğunu, onlar gibi inandığını belirtti. Bir mabede
kapanarak yıllarca ibadet etti. Hıristiyanların (tarif için böyle diyoruz)
itimadını kazandıktan sonra, ortaya çıkarak şöyle dedi: “Ben Hz. İsa’nın
ruhaniyetiyle görüştüm. Bana bazı sırlarını söyledi. Ben bu sırları itimat
ettiğim üç kişiye söyleyeceğim. Ondan sonra kendimi boğazlatacağım. Bu da bana
Hz. İsa’nın emridir.”
Pavlos daha sonra
gözüne kestirdiği bir havariye; “Sana bir sır söyleyeceğim, bunu ancak ben
kendimi boğazlattıktan sonra yaymalısın. O sır da şudur: Hz. İsa Allah’tır
(hâşâ)” dedi. Önceden tespit ettiği ikinci kişiye; “Hz. İsa’nın bana söylediği
sır şudur: Hz. İsa Allah’ın oğludur (hâşâ)” dedi. Üçüncü kişiye de, “Hz.
İsa’nın bana söylediği sır şudur. Hz. İsa ruhu’l Kudüs’tür. Yani Allah’ın ruhu
Hz. İsa’nın içindedir. (hâşâ)” diyor. Böyle dedikten sonra bir mezbahaneye
gidiyor ve insanların gözü önünde kendini kestiriyor. Ondan sonra bu sapık
teslis akidesi Hıristiyanlar arasında yayılıyor.
2) Abdullah İbni
Sebe:
Şiâlığın kurucusu
olan bu meşhur münafık da aslen Yahudi idi. “Ben Müslüman oldum” demiş, ancak
Müslüman kisvesi altında zehirli fikirler yaymaya başlamıştı. Bu münafık, Hz.
Ali’nin (ra) hâşâ Allah olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişti. Müslümanlar
arasında fitne tohumlarını attıktan bir müddet sonra Hz. Ali (ra) tarafından
yakalatıldı. Hz. Ali bu meşhur münafığı ateşe atarak yaktı.(Bu ceza şeklinin
Peygamberimiz (asm) tarafından menedildiğini, bu hâdiseden sonra öğrenmiştir.)
Bu meşhur münafık, ateşte iken bile fitnesinden ve kininden vazgeçmedi ve
“Allah kulunu yakar mı?” dedi. Onun fitnesinin tesiri çok uzun yıllar
silinmeyecekti.
3) Konstantin :
Bu Bizans
İmparatorunun annesi Hıristiyan idi. Ancak kendisi inançsızdı. Ne var ki
kendisinin Hıristiyan olduğunu söylüyordu. İstanbul şehrinin de kurucusu olan
bu İmparator, İznik’te bir toplantı tertipledi. Papazları, rahipleri önce
tehdit etti. “Dediklerimi kabul etmezseniz, hepinizin kellesi gider!” dedi.
Daha sonra onlara bol para ve makam teklif etti. Toplantı neticesinde kendi
kararlarını, “İncil’in aslında vardır” diye dikte ettirdi ve dört İncil
nüshasından başka bütün nüshaları yaktırttı. İncil’deki Evsaf-ı Muhammediyeyi
(asm), tesettür hükmünü çıkarttırdı. Domuz etinin, içkinin ve faizin haram
oluşunu değiştirerek, bunları serbest bıraktırdı. Papazlara “sus payı olarak”
kudsiyyet verdirdi. Onların uluhiyet dâvâ etmelerinin, yani haramı helal,
helali haram etmelerinin yolunu açtı. Ondan sonra Hıristiyanlar, hepten
yollarını kaybettiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder