بسم الله الرحمن الرحيم
الحمد لله والصلاة والسلام على رسول الله
وعلى آله وأصحابه أجمعين
بسم الله الرحمن الرحيم
وَاتْلُ
عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ
الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنْ الْغَاوِينَ (175)
A'raf
Sûresi 175.Ayet Meâli : " Onlara o kimsenin haberini de oku ki, o kimseye
âyetlerimizi vermiştik, onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytan da onu kendisine tâbi
kıldı. Artık sapıklardan olmuş oldu."
وَلَوْ
شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الأَرْضِ وَاتَّبَعَ
هَوَاهُ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ
تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ ذَلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
فَاقْصُصْ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ (176)
A'raf Sûresi 176.Ayet Meâli : " Ve eğer Biz dileseydik onu
o âyetler ile yükseltirdik. Fakat o dünyaya meyletti ve hevâsına tâbi oldu.
Artık onun meseli, o köpeğin meseli gibidir ki, üstüne varırsan dilini çıkarır
solur, veya terketsen yine dilini uzatır solur. İşte bu, âyetlerimiz tekzîp
eden kavmin meselidir. Artık sen kıssaları hikaye et, belki onlar
düşünüverirler. "
BEL'AM
BİN BAURA
Arapça
olmayan bu isim, bir başka lisandan (büyük ihtimalle İbranice'den) geçmiş bir
kelimedir. İsm-i has olarak kullanılır. Bel'am bin Bâura'nın kıssasıdır. (1)
Önce
Bel'am ile ilgili ahkâmın istibat edildiği âyet-i kerimelere dikkat edelim:
Âyet-i
kerimede kıssanın "onlara" anlatılması emrolunmuştur.
Büyük
Müfessir Kadı Beyzavi Hz.leri "Onlardan murad, yahûdilerdir" hükmünü
beyan ediyor. (3)
Tefsir-i
Mücahid'de de, Bel'am
b. Bâura'nın ismine rastlıyoruz. (4)
Müfessirlerin
büyük çoğunluğu; Hz.
Musa (as)'ya karşı mücadele veren bir âlimden söz etmektedirler. Tâbir-i
câizse Allah (cc)'ın peygamberlerine karşı, Allah adına mücadele veren ve
halk katındaki itibarını bahane ederek "tevhid" mücadelesine karşı direnen bir
azgın!..(5)
Bir
kısım müfessirler, bu
âyet-i kerime'nin, Ümeyye b. Ebü's-Salt hakkında nâzil olduğunu beyan
etmişlerdir. Bu zâtın da; Hz. Muhammed (sav)'e nübüvvet görevi verilmeden önce
"hanifler"den olduğu, Allahû Teâla (cc)'nın kısa bir süre içerisinde
peygamber göndereceğini söyleyip durduğu halde, gurura kapılıp iman etmediği
bilinmektedir.
Bu
iki rivayetin dışında, dört rivayet daha mevcuttur.(6)
Ancak
bütün rivayetlerdeki ortak husus; bir şahsı tariften çok, o şahsın mahiyetini
ortaya koymaktadır.(7)
Zira
sebebinin hususi olması, hükmün umumî olmasına mani değildir.(8)
Kıyamete
kadar "bel'am" ve onun vazifesini yapan bütün şahısların keyfiyetleri
ortaya konulmaktadır.
Kitab-ı
Mukaddes'te "Beor
oğlu Bel'am"ın
kıssası yer almaktadır.
Hz.
Musa (sa)'ya karşı "Allah (cc)'nun dini adına savaştığını söyleyen bu
karakter''üzerinde ne kadar durulsa azdır. Çünkü "Allah (cc) adını kullanarak" insanları aldatan; hevâ ve heveslerini
tatmin için"tevhid
akidesini tahrip eden" bel'am'ın etkisi korkunçtur. İslâm topraklarında,
kâf'irlerin istilâsını hazırlayan güç, "bel'am"dır.
Afganistan'da
Babrak Karmal'ın kurduğu, "Ulemalar Yüksek Konseyi", bel'amın nasıl müesseseler haline geldiğini
göstermiştir. Diğer İslâm topraklarında da durum bundan farklı değildir.
Allah
(cc)'ın indirdiği hükümlere karşı ayaklanan ve İslâm'a küfreden yönetimlerle,
(yani tâğûtî güçlerle) din adına uzlaşan ve müslümanları da "Allah (cc)
adını kullanarak" aldatan, (Kur'ân'daki ifadeyle) "köpek
sıfatlı" kimselerin ortak ismi bel'amdır.
Bilindiği
üzere "kuduz" mikrobunun beyin üzerindeki
etkisi, bütün vücudun ilgisini, uzuvlardan koparmaktı. Bu köpek sıfatlı
kimseler ise; Allah (cc)'ın indirdiği hükümlerin bir kısmını kabul, bir kısmını
"zamanın değişmesi" gerekçesiyle sükûtla geçiştirirler.
Günümüzde,
başta resmî ideolojiyi kabul eden ve İslâm'ı o ideolojiye hizmetçi kılmaya
çalışan müesseseler olmak üzere, binlerce bel'am vardır. Bunlar "çok
dindar" görünmekle birlikte, tâğûta itikad ve iman etme noktasında
titizdirler. "Ulu'lemr" kavramını, İslâm'a karşı ayaklanan
güçlere izafe ederek, mü'minleri yanıltırlar!..
Mü'minler,
bel'am'a karşı uyanık olmak zorundadırlar. Bel'am, "Allah (cc) adını
kullanarak insanları aldatanların ortak ismi''dir.
Şahısperestlik
hastalığı tedavi edilemediği müddetçe, bel'amların tuzakları ortadan
kaldırılamaz.
KAYNAKLAR
:
(1)
·Dr. Abdullah Aydemir, Tefsir'de İsrailiyyat, Ank. 1979, sh. 237.
(2)
Kur'ân-ı Kerim, A'raf Sûresi:175-176.
(3)
Mecmuatu'ı-Tefasir, İst.1317, Matbaa-i Âmire baskısından , Çağrı Yayını, c. II,
sh. 666.
(4)
Tefsir-i Mücahid, Katar,1396, c. I, İ. Ensari, sh. 250.
(5)
İmam-ı Kurtubî, el-Camü li Ahkâmu'I-Kur'ân, Kahire,1967 (3. bsm.), c. VI, sh.
320.
(6)
H. Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya, 1971, c.V, sh.32.
(7)
Mecmuatu't-Tefasir, a.g.e., c.II, sh. 667. Hazin böIümünde, Hz. Katade'den
yapılan rivayette: "Bu âyetten murad, kendisine doğru yol gösterilip, onu
kabul etmeyenler hakkında Allahû Teâla (cc)'nın beyan buyurduğu bir
misâldir" denilmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere; kıyamete kadar
"bel'am" tipli kimselere rastlanacaktır.
(8)
İmam-ı Suyûti, el-İtkan fı Ulûmü'I Kur'ân, Kahire, 1951, c. I, sh. 29.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder